Pazartesi
Kalktım, pelerinimi taktım.
Bütün gece horlamışım. Hanım "Sen ne biçim Mesih'sin?" dedi.
Mesihler horlamazmış. Hiddetlendim. "Nereden biliyorsun? Yoksa hayatında başka Mesih mi var?" diye bağırdım.
Tahminen söylüyormuş.
Memleketten aradılar, annem sağda solda "Ben Meryem Ana'yım" diyormuş. Salı
Kalktım, pelerinimi taktım.
Saçımın boyası gelmiş. Bu sefer boyanın üstüne biraz da yaldız dökeyim diyorum.
Meğer "Mehdi"lik "Mesih"likten yüceymiş; bugün öğrendim. Tüh!
Pisi pisine kaçırdım. Sırf aceleciliğimden. Simdi kalkıp "Yanlışlık oldu" desem olmaz.
Reha Muhtar telefonda "Tedavi oldunuz mu?" diye sordu. Tedavi olsaydım Mesih olabilir miydim?
Hem, her görev emri alan gidip tedavi olsa, kim içine edecek memleketin...
Yani kim hizmet edecek insanlığa? Kendisi gidip tedavi olsa reytinglerin hali ne olur?
Çarşamba
Kalktım, pelerinimi taktım.
Mesih'lik aslında çok sıkıcı. Şöyle çarsıya çıkıp bi pilav üstü döner yiyemez oldum. Evde Mesih Mesih oturuyorum.
Memleket Mesih'liğime alıştı galiba, arayan soran yok. İçime bi kurt düştü.
Acaba beni çarmıha gererler mi? Hanıma tembih ettim, kimseye kapıyı açmıyor.
Perşembe
Kalktım. Aksam pelerinime yemek dökmüşüm, her yanı leke içinde.
Hanim yıkadı, astı. Yedeği olmadığı için bugün yataktan çıkamadım.
Şimdi kalkıp pantolon gömlek giysem konu komşu "A, bu Mesih değil" diyecek.
Ruh doktorları benim için "Bizim hastanede bunlardan çok var" diyorlarmış.
Dışarıda bi tek ben varım, n'aber. M. Ali Ağca hapisten çıkıyormuş. Acele Mesih'liğimi tescil ettirmem lazım.
Acaba kime başvurmak gerekiyor?
Cuma
Kalktım, pelerinimi taktım.
Babam olduğunu iddia eden adamdan mektup geldi. "Şimdi benim durumum ne olacak?" diye soruyor.
Cevaben, "Benim babam Kutsal Ruh, sen başının çaresine bak" dedim.
Hanımı boşamaya karar verdim. Mesih'lerin karısı olmaz. İki gözü iki çeşme ağlıyor.
"Sen milenyum Mesihisin, bir farkın olmalı" diyor.
Haklı olabilir. Hem zaten yemekleri kim yapacak?
Cumartesi
Kalktım, pelerinimi taktım.
Bizim eski partinin durumu kötüymüş. Ben biliyordum zaten böyle olacağını.
Milletin vekili olmakla bir yere varılmaz; Allah’ın vekili olacaksın. Ben oldum nitekim.
Yalnız iyi hös da bu vekilliğe maaş bağlamıyorlar. Yine milletvekili maaşıyla geçiniyoruz.
Ancak yetmiyor, ek gelir lazım. Geleni gideni üç beş kuruşa "Meshedeyim" diyorum. Bakalım, kısmet.
Memleketten telefon geldi, akrabalar nöbetleşe Ay'a bakıp duruyorlarmış.
"Siluetimi görebilirsiniz" demiştim ya, "Görünmüyor, bu ne iştir?" diyorlar.
"Herkese görünmem, kalbi temiz olanlara görünürüm" dedim.
Yarın aksam hepsi "Gördük" dediler.
Pazar
Kalktım, pelerinimi taktım.
Gazeteye ilan verdim. 12 Havari arıyorum.
İlan söyle:
"Bir Mesih'in yanında görevlendirilmek üzere acele 12 bayan havari aranmaktadır.
Havarilerin 25 yaşını geçmemiş, uzun bacaklı, ince belli olmaları gerekmektedir.
İlgilenenlerin aşağıdaki adrese yandan ve önden çekilmiş mayolu, boy fotoğraflarını göndermeleri rica olunur."
İçeriden "Tak, tak" sesleri geliyor. Sanki çivi çakılıyormuş gibi. Evet,
tahmin ettiğim gibi, bizim hanim iki tahtayı birbirine çakmaya çalışıyor.
"Ne yapıyorsun?" dedim, duvara canlı resmimi asacakmış. Pek sever beni.
Ne? Canlı mı? Eyvah! Hayır! İmdat!
Nedir bu Mesih düşmanlığı? Rahat rahat bi Mesih olamayacak mıyız şurada?
Tamam havarilerin kadın olmasından vazgeçtim. Mesih'likten de vazgeçtim.
Size iyilik yaramaz. Günahlarınızda boğulun da görün!
Alın iste, pelerini de çıkarttım.
(anonim)