Salı, 2024-04-23, 12:07 PM
Hoş geldiniz Ziyaretçi | Üye Olun | Giriş

Gökyüzü Edebiyatı

Ana Sayfa
Giriş
İsminiz:
Şifreniz:
Arama Motoru
Anketimiz
Sitemizi Oylayınız
1. Çok güzel
2. Çok zayıf
3. Güzel
4. Orta
5. Zayıf
Toplam Cevap: 14
Mini Sohbet
İstatistiklerimiz
Giriş
İsminiz:
Şifreniz:

Ilımlı Vesayet - Forum

[ Yeni Mesajlar · Üye Listemiz · Forum Kuralları · Arayın · RSS ]
  • Page 1 of 1
  • 1
Forum moderator: Gökyüzü, DERO, MericIrmak, mavideniz  
Forum » Güncel Yaşam » Türkiye'den Haberler » Ilımlı Vesayet
Ilımlı Vesayet
KomünarTarih: Çarşamba, 2009-05-06, 3:01 PM | Mesaj # 1
Yazar
Grup: Üye
Mesajlar: 207
Ödülleri: 0
Sitedeki Durumu: Burada değil

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ

Genelkurmay Başkanı, dokuz tv’nin yayınladığı Harp Akademileri’nden ‘ulusa sesleniş’ konuşmasında ılımlı ama askerî vesayeti teyit eden mesajlar verdi. Başbuğ, akademik alıntılarla süslediği konuşmasında, Samuel Huntington’a atıfla orduya siyasetin karşısında daha fazla otonomi istedi. “Demokratlık kisvesi altında TSK’nın itibarını zedeleyenler”den söz etti. Başbuğ, Atatürk’e ait “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkı”dır sözünü kullandı. Ölen PKK’lıların ailelerinin acılarından ve adını vermeden yeni bir eve dönüş yasasından bahsetti. Anayasa’nın neden değiştirilemeyeceğini, dinin toplumdaki yerini ve ifade özgürlüğünün sınırlarını dikte eden Başbuğ’un hedefinde dinî cemaatler de vardı. Başbuğ’un Harp Akademileri’nde yaptığı konuşmayı izlemeye eski genelkurmay başkanları Kıvrıkoğlu, Karadayı ve Büyükanıt geldi. Davetli olmasına rağmen Hilmi Özkök’ün gelmemesi dikkat çekti.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, karargâha davet ettiği gazeteci ordusuna adeta brifing verdi. Sivil-asker ilişkileri, laiklik, terörle mücadele ve kimlik tartışmaları üzerine alıntılar yaparak konuşan Başbuğ’un, konuşma üslubu yumuşaktı, ama ifadeleri demokratik bir ülkenin kaldıracağı türden değildi. Güncel konulara önümüzdeki hafta gireceğini belirterek konuşmasına başlayan Başbuğ’un öne çıkan mesajları şöyle:

Bazı kesimler orduyu yıpratıyor
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin toplum nezdindeki itibarını ve güvenilirliğini sarsmayı amaçlayan iki ön yargılı yaklaşıma dikkat çekmek istiyorum. Bu arada, MONTESQIEU’nun “Kanunların Ruhu Üzerine” adlı başyapıtının ön sözünde, ön yargıyı: “Bazı şeyleri bilmemek değil, kendi kendini bilmemek” şeklinde tanımladığını da hatırlatmak isterim.
Bahsettiğim ön yargılı yaklaşımlardan birincisi, demokratlık kisvesi altında Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı sistematik muhalefet yapılması demokrasimizi geliştirmeyecektir. Bu çoğulculukla ifade edilebilecek veya açıklanabilecek bir husus değildir. Aynı şekilde Silahlı Kuvvetleri, demokrasinin gelişmesinde, çoğulculuğun toplumsal bir boyut kazanmasında engelleyici bir kurum olarak göstermek de yanlıştır. İkincisi ise, toplumumuzun özellikle mütedeyyin kesimlerini etkilemek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerini din karşıtı olarak gösteren kötü niyetli propaganda kampanyalarıdır.

Bize otonomi verilmelidir
Sivil-asker ilişkisi, elbette yasalarla çizilen sınırlar içinde, karşılıklı samimiyete, güven ve itimada ve askerlik mesleğinin profesyonel niteliğine saygı gösterilmesine dayandırılmalıdır. Yine HUNTINGTON’a göre, silahlı kuvvetler üzerinde sivil otoriteye en sağlıklı ve en etkin kontrolü sağlayan norm, ‘objektif kontrol’dur. 3 Objektif kontrol ise, askerlik mesleğinin profesyonel yeteneğinin artırılması ve askerlerin politikadan uzaklaştırılması ile sağlanır. Bunun doğal neticesi olarak da askerlere kendisini organize etme ve görevlerini yürütme açısından önemli boyutta otonomi verilmelidir. Elbette bu otonominin boyutları yasalarla belirlenmelidir. Ancak bu durum, kurumun gizlilik ihtiyaçları gözetilirken kurumun saydam olmasına da engel teşkil etmemelidir.

Asimilasyon yok tedbir alındı.
Konuşmasında etnik kimlik, kültürel kimlik, üst kimlik konusuna değinen Orgeneral Başbuğ, TSK’nın ulus devletin korunması konusunda taraf olduğunu söyledi. Prof. Dr. Metin Heper’in “etnik çatışmalar” konusunda daha önce ortaya konulan kuramsal modeline işaret eden Orgeneral Başbuğ, Heper’in bunu üç safhada özetlediğin ifade etti. Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu: “Diyor ki, bu safhalar devletin belirli bazı etnik unsurları zorla asimile etme çabasında olmalarıdır. İki, bu unsurların, bu çabalara direnmesi. Üç, devletin, bu unsurların çabalarını bastırması ve asimilasyon çabalarının çoğaltılması... Bakalım Türkiye’de böyle bir olay olmuş mudur? Devlet, Cumhuriyetin ilk yıllarında meydana gelen isyanlar nedeniyle ikincil kültürel kimliklerin üst ortak birinci kimliğin önüne geçmesi ihtimaline karşı elbette bazı tedbirler almıştır. Bu bir gerçektir. Alınan tedbirleri bir asimilasyon politikası olarak değerlendiremeyiz. Bu tedbirler ulus devlet inşası sürecinde gerekli görülen birtakım uygulamalardır. Fakat bu yapılanmalarda homojen, etnik bir yapı inşa etmek amaçlanmamıştır.”

"Türkiye halkı" vurgusu
Başbuğ şöyle devam etti: “Atatürk ne diyor: ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkıdır.’ ‘Türk halkı’ derseniz bütün cümle düşer. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kim? Türkiye halkı. Atatürk burada yaşayan halkın bütününü işaret ediyor. Hiçbir etnik ve dinî ayrım yok. ‘Türkiye’ sözünü çekin, yerine ‘Türk’ koyun etnik bir tanım olur. Türk milleti tanımındaki Türk sözcüğü bir sıfat değil değişik unsurların hepsine verilen ortak bir isimdir. Bütün bunlara rağmen buna etnik yüklemeler yapmak doğru değildir.

Güneydoğu’yu tamir etmeliyiz
“Kültürel kimliğin dile getirilmesi ve yaşanması mümkündür. Önemli olan kültürel kimliğin bizi birleştiren üst kimliğin önüne geçmemesidir. Bu ikincil kimlikler korunmalı, bu kültürel bir özgürlüktür. Ancak bununla yeni üst kimlikler yaratılmasına izin veremeyiz. Üst ortak kimliği tartışmaya açamayız. Irak ve Lübnan’ın durumuna düşeriz. Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşlarımıza fırsat eşitliği sağlamalıyız. Buralarda yaşayan vatandaşlarımızın mağduriyet duygusunu tamir etmeliyiz.”

Obama’yla laiklik vurgusu
“ABD Başkanı Obama Meclis’te şunu söyledi: ‘Atatürk’ün en büyük mirası laik demokrasidir.’ ABD Başkanı’nın bu söylemini dost bir halka sempatik görünme arzusundan ziyade ABD’nin uluslararası alanda karşı karşıya kaldığı sorunlar açısından bir çözüm arayışı olarak önemsiyoruz. Türkiye’nin gücü laik ve demokratik yapısıdır. Türkiye’nin laik yapısı, onu bulunduğu bölgede önemli bir konuma getiriyor.

TSK hiçbir dönemde dine karşı olmamıştır. Bizim karşı olduğumuz siyasi ve kişisel çıkarlar için dinin alet edilmesi araç olarak kullanılmasıdır. Laikliğin dine karşı olma anlamına geldiğinin söylenmesi TSK’nın dine karşı bir kurum olarak gösterilmesi Atatürk’e ve onun ordusuna karşı en büyük sorumsuzluk ve haksızlıktır. “

Cemaatler TSK’yı hedef alıyor
“Bugün bazı din eksenli cemaatler kendilerini demokratik alanın oyuncusu kabul etmekte ve güçlendiklerini düşünmektedir. Bu yanıltıcıdır. Bu tip bazı cemaatler hedefe ulaşmak için TSK’yı hedef almaktadır. Hukuk devleti kapsamında bu yapılanlara karşı TSK’nın etkisiz ve tepkisiz kalacağını düşünmek büyük yanılgıdır. Türkiye’de herkes Anayasının laikliği tanımlayan 24. maddesine uyarsa hiçbir sorun kalmaz.”

Genelkurmay’ın PKK’yı dağdan indirme planı
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, PKK’nın kan kaybettiğini ve Kuzey Irak’ın artık PKK için emniyetli bir bölge olmadığını belirterek, “Örgütün varlığına karşı alınan tedbirler önümüzdeki dönemde etkin sonuçlar verecek” dedi.

“Çeşitli nedenlerle evlatlarını örgüte kaptıran ana ve babaların duydukları acıları ve onların içinde bulundukları durumları da düşünmek ve onları anlamak zorundayız” diyen Başbuğ şu önerilerde bulundu:

- Devlet, örgüte katılımların nedenlerini iyi inceleyerek, alacağı tedbirlerle, örgüte katılımları kontrol altına almalıdır.

- Devlet, dağ kadrosunun örgütten ayrılmasını sağlayacak şekilde, mevcut yasal düzenlemelerin daha iyi şekilde uygulanabilmesini sağlamak için bazı değişiklikler yapmalıdır.

- Terörle mücadele, terörist odaklı olarak görülmemelidir.

- Terörle mücadele, devlet tarafından topyekûn şekilde, millî gücün bütün unsurları (güvenlik, ekonomi, sosyo-kültürel, eğitim ve sağlık) kullanılarak, koordineli ve etkin bir şekilde yürütülmelidir.

- Bölücü terör örgütüne verilen uluslararası destek ve örgütün finans alanındaki serbestliği tam olarak engellenmelidir.

- K. Irak’taki bölücü terör örgütünün varlığı -ki bu varlık örgüt için hayatidir- mutlaka etkisiz hale getirilmelidir.

Salondan notlar:

- Eski Genelkurmay Başkanlarından Yaşar Büyükanıt davetliler arasında yer alırken, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün olmaması ise dikkat çekti. Özkök’ün davet edildiği ancak katılmadığı öğrenildi.

- Salonda 190 gazeteci vardı.

- Salonun sağında ulusalcılar; solunda liberal ve ortada merkezci gazeteciler oturuyordu.

- Gazeteciler genellikle takım elbiseli kravatlıydı; kravatsız olanlar Fatih Çekirge, Mehmet Altan, Metin Münir gibi isimlerdi.

- Orgeneral Başbuğ salona girdiğinde hemen herkes ayağa kalktı. Ancak bazı gazetecilerin ayağa kalkmadığı görüldü.

- Fatih Altaylı toplantıya Muharrem Sarıkaya ile geldi.

- Doğan Grubu’ndan Hürriyet ve Milliyet genel yayın yönetmeni düzeyinde katılmazken, Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Vatan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu toplantıdaydı. Televizyoncu Ali Kırca, Sabah Gazetesi Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Reha Muhtar ve Yalçın Doğan da toplantıya katıldı.

- Mehmet Metiner, Nasuhi Güngör gibi yazarlar hayatlarında ilk kez askeri bir toplantıya katıldılar.

- Toplantıya en geç gelen gazeteci Ruhat Mengi idi.

- Milliyet Gazetesi’nden Fikret Bila genel yayın yönetmenlerinden bile önde oturdu.

- Yeni Şafak’tan Fehmi Koru da salondaki yerini aldı.

- Hasan Cemal toplantıya Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu ile geldi, sadece onunla sohbet etti.

- TSK ile yaşadıkları tartışmalar ve davalarla gündeme gelen Hasan Celal Güzel ve Nazlı Ilıcak da Başbuğ’u dinledi.

- Akşam’ın ortaklarından Bülent Ergin toplantıya katılan tek patrondu.

- Cumhuriyet Gazetesi kalabalık bir grup olarak katıldı; İbrahim Yıldız, Ali Sirmen ve Hikmet Çetinkaya salonda yerini aldı.

Ne dediler?

Mehmet Altan:Milli devlet ile liberal toplum arasında sıkışmış gördüm. Bir iyi niyet, arayış çabası var ama bunun Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap olabilecek bir cevvaliyette olduğunu düşünmüyorum. Ayrımcılık, kimlik vs. hepsinin temelinde sosyoekonomik kalkınma var. Türkiye’yi yaratmak için nasıl bir ekonomik dönüşüm ihtiyacı var? Bütün bu sorular AB yoluyla çözebiliriz; fakat konuşmanın hiçbir yerinde AB’ye atıfta bulunulmamıştır. Sen cemaatleri istediğin kadar düşman olarak gör. İnsanlar aidiyet arıyorlar, sığınmak istiyorlar. Bunun sosyoekonomik analizini yapmadığın vakit istediğin kadar düşman ilan et, işe yaramaz.

Nazlı Ilıcak: Konuşmayı umduğumdan daha yumuşak buldum. Genel olarak akademik ve üst düzey bir konuşma yaptı. Özellikle Atatürk’ün bir sözüne atıfta bulunarak “Türkiye halkları” demesi çok önemli bir gelişmeydi.Yaşanan çatışmaların etnik bir çatışma olmadığını söyledi, ki bu da çok önemliydi. Yinede cemaatlerle ilgili söylediği ve laiklik vurgusu yaptığı görüşlerine katılmıyorum. Bence Genelkurmay Başkanı’nın bir hafta sonra yapacağı konuşma daha önemli. Ergenekonla ilgili sorulara ne tepki vereceği çok önemli.

Oral Çalışlar: Gerek konuştuğu ortam, gerek davetliler, gerekse siyasi tarihi germek istemeyen üslubu geçmişten oldukça farklıydı. Daha da önemlisi mevcut mevzuatın daha da ötesine geçerek PKK’nın dağdan indirilmesi konusunda siyasilere destek vereceklerine dair cümlesiydi. Esas hatalı olan ve problem yaratacak olan şey de ‘kimlik üzerinden siyaset yapılmaz’ çıkısıydı. Kimlik üzerinden siyaset yapılır. Kimlik konusunda DTP’yi hedef alan daha önce başbakanın da yaptığı hatayı tekrar eden bir üslupla konuştu. Bu yaklaşımı yanlış buluyorum.


Gönderen Komünar - Çarşamba, 2009-05-06, 3:01 PM
 
Forum » Güncel Yaşam » Türkiye'den Haberler » Ilımlı Vesayet
  • Page 1 of 1
  • 1
Search:

Renk Açılımları: -Yönetici- -Moderatör- -Özel Görevli- -Deneme Moderatör- -Üye- -Engellendi-
Forum İstatistikleri
Son Mesajlar
En Çok Yorumlananlar
En Aktif Üyeler
  • Ankara Asfalt Firmaları - Ozelasfaltfirmalari.com (0)
  • Almanca Aylar (0)
  • Hekimler için Dijital Çözüm (0)
  • inovapin.com ile pubg mobile uc satın al (0)
  • Ankara araç kaplama hizmetleri - Ankaraarackaplama.com.tr (0)
  • Adana Boşanma Avukatı Ücretleri Kim Tarafından Ödenir? (0)
  • Ankara implant tedavi merkezi - Ankaradisklinik.com (0)
  • Soru Oyunu - Eğlenceli Bir Deneyim (0)
  • Profesyonel Ekip: Yangın Güvenliğiniz İçin (0)
  • Almanca Tercümenin Önemi (0)
  • bir portre yapılışı.. karelere bölerek çalıştım..aşama aşama (9)
  • Nurcan Hanım nerede? (9)
  • Edebiyat Bilimi (1 Cilt, 1 Bölüm) (9)
  • BAB-I ESRAR / AHMET ÜMİT (8)
  • Ana Fikri (6)
  • Akrilik çalışmalarımdan bir kaçı (6)
  • Sınav Sonuçlarım (5)
  • Bugün çalıştığım Karakalem portre çalışmam..sıcağı sıcağına. (5)
  • Zahide (4)
  • Son ayların favorileri (4)
  • sercank
  • crocodill
  • degaussbilisim
  • DERO
  • Onurca
  • Komünar
  • MericIrmak
  • GülünDikeni
  • Gökyüzü
  • dilokullari
  • Ziyaret Bildirimi
    Bugün Gökyüzünde Olanlar